1. Nobel Ödülü ve Fotoelektrik Etki
Einstein, pek çok kişi tarafından genel görelilik teorisiyle tanınır, ancak Nobel Ödülü’nü bu teorisiyle değil, fotoelektrik etki üzerindeki çalışmaları sayesinde kazandı. Bu çalışma, ışığın hem parçacık hem de dalga özelliklerini gösterdiği için fizik dünyasında devrim yarattı.
2. Öğretmenlerinin Pek de Favorisi Değildi
Einstein’ın gençlik yılları, pek de parlak geçmedi. Öğretmenleri, onun hiçbir zaman başarılı olamayacağını düşünüyordu. Münih’teki Luitpold-Gymnasium’da bir öğretmeni, Einstein’a hayatında iyi bir yere gelemeyeceğini söylemişti. Bu, onun ne kadar büyük bir bilim insanı olacağını kimsenin öngöremediğini gösteriyor.
3. Keman Tutkusu
Einstein, genç yaşta annesinin ısrarıyla keman derslerine başladı. Ancak başlarda müzikle pek ilgilenmedi. Mozart’ı keşfettikten sonra keman çalmaya olan sevgisi arttı ve bu tutkusunu hayatı boyunca sürdürdü. Bilim kadar müziğe de büyük bir tutkuyla bağlıydı.
4. Tanrı İnancı ve Ünlü Sözü
Einstein, Tanrı’ya inanıyordu ancak bu, dualara cevap veren bir Tanrı inancı değildi. “Tanrı zar atmaz” sözü, onun bilimsel inancını da özetleyen bir düşünceydi. Evrenin düzenli ve hesaplanabilir olduğunu düşünüyordu.
5. İsrail Cumhurbaşkanlığı Teklifi
Einstein, 1952’de İsrail Cumhurbaşkanlığı teklifini aldı. Ancak sağlık sorunları nedeniyle bu teklifi kibarca geri çevirdi. Ona göre bu sorumluluk, onun bilimle geçirdiği hayatıyla uyuşmuyordu.
6. Beyni Çalındı
Einstein 1955’te vefat ettikten sonra, otopsi sırasında patalog Thomas Harvey tarafından beyni çalındı. Harvey, bu dehanın sırrını çözmek için beynini parçalara ayırıp inceledi. Sonrasında Einstein’ın oğlundan bilimsel araştırmalar için onay aldı.
Einstein’ın sadece bir bilim insanı değil, aynı zamanda çok yönlü bir insan olduğunu gösteren bu ilginç gerçekler, onun hayatına dair bilinmeyen pek çok yönü ortaya koyuyor.
